2'si tutuklu 19 sanıklı davanın 24. duruşması başladı

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant
Dink'in öldürülmesine ilişkin 2'si tutuklu 19 sanığın yargılandığı davanın 24.
duruşması başladı.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Erhan
Tuncel ve Yasin Hayal katıldı. Davanın tutuksuz sanıkları ise duruşmaya
gelmedi.

Duruşmaya, müdahil avukatlarından Fethiye Çetin'in, Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığından (TİB) gelen telefon kayıtlarıyla ilgili görüşünü
açıklamasıyla devam ediliyor.

-''Hrant'ın arkadaşları''ndan açıklama-

Duruşma öncesinde Beşiktaş'taki Barbaros Parkı'nda toplanan ve
kendilerini ''Hrant'ın arkadaşları'' olarak tanıtan grup, duruşmanın yapılacağı
Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine kadar yürüdü.

Adliye binasının önünde çeşitli sloganlar atan BDP İstanbul Milletvekili
Sabahat Tuncel ile gazeteci ve akademisyenlerin de aralarında bulunduğu grup
adına yapılan basın açıklamasında, yargılamada 5 yılın sonuna yaklaşıldığı
belirtilerek, ''5 yıl boyunca gerçek katillerin ve Hrant Dink'e ölümü için tuzak
kuranların devlek kalkanıyla gizlendiği'' savunuldu.

''Yargılamanın yapıldığı 5 yıl süresince delillerin karartıldığı ve
gerçek katilleri gün ışığına çıkaracak kanıtların gizlendiği'' iddia edilen
açıklamada, cinayet davasıyla ilgili 24. duruşmanın yapılacağı hatırlatılarak,
''5 değil 95 yıl bile geçse, ellerimiz gerçek katillerin ve onları koruyup
kollayan sizlerin yakasındadır'' denildi.

Grup üyeleri, duruşmanın bitimine kadar adliye önünde bekleyişlerini
sürdüreceklerini açıkladı.

Davada şok gelişme

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden duruşmada, Dink ailesinin avukatlarına, esasa ilişkin görüşleri soruldu.

Müdahil avukatlardan Fethiye Çetin söz isteyerek, inceledikleri Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) kayıtlarına ilişkin açıklamaları ve tedbir taleplerinin yer aldığı dilekçeyi okudu.

-''Sanıklarla irtibatlı kişiler tespit edilmiştir''-

Avukat Çetin, TİB'den gelen kayıtları incelediklerini ve söz konusu kayıtlar üzerinde analiz yapılarak son derece önemli bazı sonuçlara ulaşıldığını belirterek, TİB tarafından gönderilen ve 6 bin 235 görüşmeyle 9 bin 300 numaranın yer aldığı kayıtlarda, Dink cinayeti davasında yargılanan sanıklarla irtibatlı herhangi bir kişinin olmadığı bilgisinin doğruyu yansıtmadığını ifade etti.

Çetin, ''Bu kayıtlarda bulunan kimi telefon numaralarıyla, dosya sanıklarının doğrudan irtibatı tespit edilmiştir'' dedi.

Davanın tutuksuz sanıklarından Mustafa Öztürk ve Salih Hacısalihoğlu ile doğrudan irtibatlı olan ve çok sayıda görüşme yaptığı tespit edilen telefon numaralarının, cinayetin işlendiği gün ve saatte olay yerinde olduğu ve bu telefonlarla olay günü bazı görüşmeler yaptıklarının tespit edildiğini kaydeden Çetin, ''Olay günü bölgede bulunan 5 kişinin (veya numaranın) sanıklarla doğrudan irtibatlı olduğu ve olay gününden önce değişik tarihlerde değişik kereler görüşme yaptıkları ortaya çıkmıştır'' ifadesini kullandı.

Dosyadaki kayıtlara göre, bir telefondan 22 Ekim 2005 ve 27 Ocak 2007 tarihleri arasında, muhtelif zamanlarda davanın sanıklarından Mustafa Öztürk ile 19 görüşme yapıldığının anlaşıldığını bildiren Çetin, söz konusu numaranın, olay günü olay yerinde olduğunun da TİB'den gelen kayıtlarda açıkça görüldüğünü savundu.

-''Olay yerinde bulunan sanıklarla irtibatlı 5 kişi''

Avukat Fethiye Çetin, ''Gelen kayıtların incelemesinde, olay yerinde bulunan ve sanıklarla irtibatlı 5 kişi rahatlıkla tespit edildiği gibi, olay yerinde olmamakla birlikte olay yerinden aranan 14 kişinin de yine sanık ve şüphelilerle irtibatlı olduğu tespit edilmiştir'' ifadesini kullanarak, dilekçeyle birlikte mahkemeye sunduğu eklerde, sanıklarla doğrudan irtibatı olan kişiler ile bu kişilerin irtibatlı olduğu, olay yerinde bulunan kişilerin listesinin yer aldığını dile getirdi.

-''Sonuçlar emniyet birimlerince neden görülmedi?''-

Fethiye Çetin, şunları söyledi:

''Bu kadar kısa zamanda ve çok hızlı bir biçimde tarafımızca yapılan bir çalışmada dahi elde edilebilen sonuçların, teknik olanaklar bakımından çok gelişmiş olduğunu bildiğimiz emniyet birimlerince nasıl görülemediğini ve bunun doğru bir bilgi imiş gibi savcılığa nasıl rapor edildiğini bir hata olarak değerlendirmek asla mümkün değildir.

Bu kayıtlara ulaşmanın çok zaman aldığı ve zor olduğu gerçeğiyle, İstanbul Emniyetinin, 'bu kayıtlardan hiçbir veriye ulaşamadığı' şeklindeki açıklamasını birlikte değerlendirdiğimizde İstanbul Emniyet Müdürlüğünün yargı makamlarını yanıltma, delil karartma, maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engelleme yönündeki tutumunu ısrarla sürdürdüğünü not etmek gerekir.''

Hrant Dink'in öldürüldüğü gün olan 19 Ocak 2007 tarihinde, şüpheli görünen bir şahsın Akbank Pangaltı Şubesi ve Saray Kumaşçılık önünde olmak üzere iki noktadan cep telefonuyla konuştuğunun güvenlik kameraları görüntülerinden tespit edildiğini vurgulayan Çetin, bu şahsın kimliğinin tespit edilebilmesi için talepleri üzerine, olaydan yaklaşık 5 yıl sonra gönderilen TİB'den gönderilen kayıtlarda Akbank ATM ve Saray Kumaşçılık güvenlik kameralarının zaman göstergelerinin uyumlulaştırıldığını ve incelemenin de bu farklılık gözetilerek yapıldığını savundu.

Avukat Çetin, her iki kameranın zaman göstergeleri arasındaki fark gözetilerek, tespit edilen görüşme anlarının, GSM operatörlerine ait baz istasyonlarının zaman göstergeleriyle eş zamanlı olmayabileceklerini değerlendirdiklerini belirterek, şüpheli şahsın telefonda görüştüğünden emin olunan andan geri ve ileriye doğru 3 dakikalık zaman diliminde telefon görüşmesi yapan numaraların listesini çıkardığını ve dilekçeye eklediğini de anlattı.

-HTS dökümlerinin incelenmesi talebi-

Söz konusu listede, Saray Kumaşçılık önünde hem sabah hem de öğleden sonra yapılan görüşmelerin yer aldığını aktaran Çetin, daha ayrıntılı bir inceleme yapabilmek ve varılan sonuçları netleştirmek için şüpheli görüşmelerin yapıldığı numaraların HTS dökümlerinin incelenmesi, bu numaraların hangi mobil telefon cihazlarında kullanıldığının tespit edilmesi ve GSM operatörlerinin baz istasyonları haritalarının temininin gerektiğini söyledi.

Çetin, dilekçeye eklediği listesinde yer alan numaraların olay tarihi olan 19 Ocak 2007'den geriye doğru 5 ay ve ileriye doğru da 1 aylık süreye ait HTS dökümlerinin istenmesini ve şüpheli görüşmelerin bölgede hangi noktalarda yapıldığının tespiti açısından 19 Ocak 2007 tarihinde bölgede bulunan baz istasyonlarının yerlerini gösteren haritaların istenmesini talep ettiklerini de bildirdi.

Söz konusu kayıtların incelenmesine göre bu davanın sanıklarıyla irtibatlı kişilerin tespit edildiğini belirten Çetin, ''Olay gününden önce sanıklarla bu kişiler arasında pek çok görüşme yapıldığı gerçeği karşısında, bu kayıtların önemi artmaktadır ve titizlikle ele alınması gerektiği kuşku götürmez bir gerçekliktir'' dedi.

Dink cinayeti sanıklarından Ogün Samast'ın olay yerinde yalnız olup olmadığı sorusunun cevabını bulabilmek, örgütün diğer üyelerini ortaya çıkarabilmek için söz konusu kayıtlar üzerinde daha detaylı bir inceleme yapılması gerektiğini aktaran Çetin, ''Olay gününden bir gün öncesine ve olay gününe ait tüm görüşme kayıtlarının incelenmesi zorunluluğu da bulunmaktadır'' ifadesini kullandı.

Avukat Çetin, 18 ve 19 Ocak günlerinde olay yeri ve çevresindeki baz istasyonlarından yapılan görüşmelere ilişkin tüm kayıtlar ile numaraların olay tarihi olan 19 Ocak 2007'den geriye doğru 5 ay ve ileriye doğru da 1 aylık süreye ait HTS dökümlerinde görülecek olan numaralara ilişkin tüm kayıtların muhafazası için tedbir konulmasına karar verilmesini talep etti.

-''Türkiye Cumhuriyeti beni ortadan kaldırmak istiyor''

Duruşmada söz isteyen tutuklu sanık Yasin Hayal, tutuklu bulunduğu cezaevinde, gardiyanlar tarafından tehdit edildiğini iddia ederek, ''Bütün dünyanın şunu bilmesini istiyorum: Benim gençliğimden, benim heyecanımdan ve fakirliğimden faydalanan Türkiye Cumhuriyeti, beni ortadan kaldırmak istiyor. Bir gün ölürsem, otopsi yapmaya kalkarsanız, buna gerek yok. Benim katilim bellidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Şu an itibariyle isyan başlatıyorum. Sunduğum dilekçedeki şartlar yerine getirilene kadar da isyanımı sürdüreceğim'' dedi.

Yasin Hayal'in söz almasının ardından müdahil avukatların esas hakkındaki yazılı savunmalarının okunmasına devam edildi. Savunmanın ardından Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin söz alarak, Yasin Hayal'e soru sormak istediğini söyledi.

Avukat Çetin, Hayal'e 'Ben kullanıldım' dediğini hatırlatarak, ''Seni kimler kullandı, tehdit edenler aynı kişiler mi, nasıl tehdit ediyorlar, isyanını sona ermesi için şartları kimler yerine getirecek?'' sorularını yöneltti. Hayal kullanıldığının doğru olduğunu söyleyerek, ''Beni davada ismi geçen herkes kullandı. Bunların arasında Erhan Tuncel, Ramazan Akyürek var. Tehdit eden kişilerin aynı kişiler olup olmadığını bilmiyorum. Tekirdağ F tipi Kapalı Cezaevindeki gardiyanlar bana gözdağı veriyor. İsimlerini bilmiyorum. Ama yüz yüze görüşürsek, teşhis edebilirim. Mahkeme Heyeti, şartlarımı yerine getirmezse, etrafımı rahatsız edeceğim. Mahkeme ve cezaevindeki görevlilere saygı göstermeyeceğim. Gürültü patırtı çıkararak çevremi rahatsız etmeye canım çıkana kadar devam edeceğim'' dedi.

Yasin Hayal, avukat Fethiye Çetin'in, Erhan Tuncel tarafından kendisine para mı vaat edildiğini sorması üzerine, ''Bana her türlü giyecek ve yiyecek yardımı yaptılar. Erhan Tuncel o zaman BBP'nin gençlik kolları olan Alperen Ocaklarında il başkanıydı. Onunla tanışıklığım oradan. Oraya gidip geliyordum. Kendisine böyle bir bağlılığım vardı'' şeklinde konuştu.

Dink ailesinin avukatlarından Bahri Belen de söz alarak, Yasin Hayal'e, ''İddialar ve dosyadaki deliller devletin Yasin Hayal ve Ogün Samast'ı Erhan Tuncel eliyle kullandığını göstermektedir. Olaydan önce İstanbul'dan gelen kişiler ve Erhan Tuncel ile birlikte Ogün Samast'ı tetikçi seçtiniz. Bu toplantıda İstanbul'dan gelen görüştüğünüz kişiler kimdi?'' diye sordu.

Hayal de avukat Belen'in sorusunu şu şekilde yanıtladı:

''2002 yılında, rahibin dövülmesi olayının ardından Erhan Tuncel ile tanıştık. Ardından onun vasıtası ile birçok kişi ile tanıştım. Birçoğunun kimler olduğunu hatırlamıyorum. Bazı tanıştırdıklarını sormuştum. Cevap vermemişti. Şimdi bu kişiler zor durumda kaldığı için beni ortadan kaldırmak istiyor.''

Dink ailesi avukatlarından Arzu Becerik de söz alarak, Hayal'e konuşması gereken yerin mahkeme salonu olduğunu hatırlatarak, ''Eğer kendini korumak ve bir şeylere faydalı olmak istiyorsan neyi biliyorsan burada söyle. İsim ver. Vermediğin sürece tehlikede olacaksın'' dedi.

Bunun üzerine Hayal, isim saklamadığını belirterek, ''Benim birebir muhatap olduğum Erhan Tuncel'dir. 2004'te Mcdonalds'ın bombalanmasının ardından beni gözaltına alan Yahya Öztürk, Trabzon Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde bana 'Sen bir kahramansın' demişti. Olayların üzerinden zaman geçti. Ben dün yediğimi bile hatırlamıyorum. Erhan Tuncel ile kimlerle görüştüğümü de affınıza sığınarak anımsamadığımı dile getiriyorum'' şeklinde konuştu.

Duruşmaya daha sonra öğle arası verildi.

AA




yakamoz02

0 comments:

Categories

Blog Archive